13 Mayıs 2011

Zihinden Geçen Ne Varsa 5!



Biraz NBA

"Nerde ve nasıl, kim olursak -Boston, Chicago, Miami- olalım, beat LA" sloganını gerçeğe dönüştüren Texas oldu, bravo captain Dirk'e. Kobe ve özellikle son serisinde süpürülen, yüzük koleksiyoncusu Phil Jackson adına üzüldüm. Kobe'yi majesteleriyle karşılaştırma gafletinden vazgeçilmesi gerekliliği bir kez daha gözler önüne serildi.

Durant'in play off sayı ortalaması 30+ ve onu takip eden Rose sanırım, yeni bir jenerasyon daha geliyor, Spurs, Celtics, Lakers devri kapanıyor gibi bir süreliğine, draft sebebiyle geçici oluyor bu tür duraklamalar ya.

Üç uzatmaya giden Oklahoma - Memphis maçında olağanüstü bir heyecan yaşandı. İkisinde Westbrook aldı götürdü ve sonunda noktayı Durant koydu, 2 - 2'ye getirdi seriyi önce. Takımların play off acemisi olduklarıysa her hallerinden belliydi, saf bir mücadele vardı sahada, son top ellerindeyken alınamayan time out falan, tecrübe eksikliğiydi. Sonra Durant & Westbrook 30'ar sayı atınca serinin 6. maçında, 3 - 2'ye geldi durum.

Miami doludizgin gidiyor, ilk sezon şampiyon olamazlar dedi pek çoğumuz ama LeBron & Wade ve onlara müthiş katkı veren Bosh, özel bir kimya yakaladılar kanımca.

Boston geçtiğimiz sezon hem Wade'in Miami'sini hem de LeBron'un Cleveland'ını elemişti, keza 2008'de de James, Celtics duvarına toslamıştı. Kıyaslanmaz ama Jordan'ın Bad Boys dönemine benzerdi rekabet, üç yıl üst üste Jordan eleyememişti Detroit Pistons'ı ve dördüncü sefer de seriyi kazanıp kişisel tarihinin başlangıcını oluşturmuştu. "Jordan Rules" meselesi vardı ayrıca, Laimbeer, Thomas, Rodman, Dumars, Johnson, Salley, Aguirre ile muazzam bir takımdı Detroit. Bu dönem takımları, dominasyon yaratan ekipler büyük saygı görüyorlar, Celtics'in son demleri, bir ara yine Pistons, sürekli konferans finaline kalıyordu Billups, Hamilton, Prince, Sheed ve Big Ben ile, Duncan'lı San Antonio, elbette LA Lakers'ın ard arda şampiyon olduğu zamanlar gibi.Bulls & Pistons Rivalry

1988 Eastern Conference Semifinals Pistons won, 4–1
1989 Eastern Conference Finals Pistons won, 4–2
1990 Eastern Conference Finals Pistons won, 4–3
1991 Eastern Conference Finals Bulls won, 4–0


Maç sonundaki konsantrasyonun yarattığı hırsın gözyaşına dönüşmesi güzeldi kanımca ve kral James Celtics'e ne kadar çok saygı duyduğunu defaatle dile getirdi, bir dönemi bitirip yenisini başlatıyorlar belki de ve o da bunun farkında. Karşılarına şimdi Wade & James jenerasyonundan sonra NBA hanedanlığı kurabilecek bir Rose çıkacak, çok heyecanlı olur umarım.

Jordan sonrası üç oyuncu merkezinde süregelen play off final serileri;

99 Duncan
00 Shaq & Kobe
01 Shaq & Kobe
02 Shaq & Kobe
03 Duncan
04 Kobe & Shaq
05 Duncan
06 Shaq
07 Duncan
08 Kobe
09 Kobe
10 Kobe
11 ?

2011 finallerinde üç oyuncudan hiçbiri parkeye çıkmayacak, bir devrin bittiğini anlatan en akıcı tablo.

NBA Finali Miami - Dallas olursa da ayrı bir hikaye barındıracak, 2006'da 0 - 2'den gelen şampiyonluktan dolayı.

Dün gece bütün maçı Wade getirdi ve LeBron son 10 sayıyı atarak bitirdi seriyi. Wade gözümde hala daha büyük ve kazanan bir oyuncu, LeBron'u büyüten de onun savunma & hücum performansı.

***

Başkan adayı Turgay Kıran'ı izledim televizyonda, zaytung haberi gibi, transfer politikasını birebir deşifre etti, o kadar şeffaf, basın emekçileri ne yazacak düşünmedi ya! Adam bilinen yönetici / başkan tabusunu yıkıyor, taraftarı uykusuz bırakan alfa nöbetlerine gerek kalmadan isimleri açıklıyor, kimse onu beğenmiyor, kaale almıyor nedense!

Teknik Direktör adayları: Abdullah Avcı, Ottmar Hitzfeld, Pablo Correa

Oyuncu adayları: Kevin Gameiro, Morgan Amalfitano, Kevin Theophile-Catherine (23 yaşında orta saha dedi, transfermarkt sitesine göre 21 yaşında ve savunma oyuncusu) Stanislav Manolev, Sinan Bolat, Serdar Gürler, iki de Brezilyalı, ben bulamadım elemanları kumsaldan çıkma olunca.

Ön görüşme yapılmış, sempatileri toplanmış gibi bir şey geveledi. Atıp tutmayı gerektirecek kadar büyük isimler değil, yalan söylüyor bile denmez. Hayal satmak bedava nasılsa!

Hitzfeld gelsin, dertler bitsin.

***

Liste kabarık, uzun ve okuması zor olsa da, mutlaka göze takılanlar oluyor;

Ahmet Şık, Pınar Selek gibi, şair Ahmet Telli, Şükrü Erbaş, Murathan Mungan gibi, Dink ailesi, Ahmet Kaya'nın eşi Gülten Kaya, Türkali ve Alabora soyadları, kameranın önündeki ustalar Erkan Can, Haluk Bilginer, Settar Tanrıöğen gibi, kameranın arkasında sonbaharlar yaratan Özcan Alper gibi. Ve daha pek çok sevilen, bilinen akademisyen, gazeteci, sanatçı, siyaset sahnesinde yer almış insan.

http://www.birgun.net/actuels_index.php?news_code=1305120030&year=2011&month=05&day=11

***

Doktorların açık ve sert mesajı;

http://www.ttb.org.tr/index.php/Haberler/basinaciklamasi-2630.html

***

Djokovic 2011'de yenilgisiz devam ediyor. Nadal'ı Madrid'de, kendi evinde ve toprak kortta yenmeyi başararak büyük bir işin üstesinden geldi. Roland Garros'da ne yapacağı elbette daha önemli ve can alıcı.

Mats Wilander, Nadal'ın Federer'in şampiyonluk sayısını geçeceğini iddia etti, karşısına Djokovic gibi bir rakip çıkması bu yönden de enteresan oldu, Federer'in yıllarca Nadal'la çarpışması gibi bir rekabete hazırlanabiliriz, bir yaş fark var aralarında ve Nadal'ın Federer'e uyguladığı maç stratejisi Djokovic'e kesinlikle sökmüyor. Nadal çok daha iyi bir oyuncu ancak Novak da sürekli kendini geliştiriyor.

29 yaşındaki Federer'e değinirsek, artık 1 ya da 2 Grand Slam kovalamaktan öteye gitmesi zor. Nadal'dan toprak kortta 1 set alması diri kalabildiğini gösteriyor ama yeterli değil. 3 sezon boyunca oynayacak 6 Wimbledon + US Open dışında şansı yok gibi, bence mutlaka burdan bir şeyler çıkarıp, bir şampiyon gibi bırakacak tenisi. umarım tarihin en iyi F1 pilotu Michael Schumacher'ın düştüğü durumlara benzemez.

***

Kenny Dalglish sözleşmesini 3 yıl uzatmış, futbol adına harika bir haber. Takımın başında kaldığı kısa sürede kanımca iyi bir iş çıkardı zaten, adı sanı bilinmeyen gençlere forma verdi, devre arası transferiyle takımın çehresini değiştirdi. Kuyt, Maxi ve Meireles müthiş bir form grafiği yakaladılar. Seneye Suarez ve Carroll da devreye girecektir, hatta bu sezon hiç esamesi okunmayan Steven Gerrard'dan da katkı alabilirse şampiyonluk adayı olabilirler yeniden. Birkaç transfer daha yapılacaktır, Ashley Young ismi geçiyor, biçilmiş kaftan, savunma ve orta sahaya birkaç takviyeyle eski günlerine dönebilir Anfield Road.

12 Mayıs 2011

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: