07 Nisan 2011

Yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek



Sonucuyla görkemli bir geceydi, geceleri ışıldayan caddeleriyle İstanbul şehri gibi. Bu sefer biraz arka sokaklara ve gecekondu mahallelerine bakalım, kusurlara daha çok değinelim.

Önce istatistikler;

Barça topa sahip olma % 64, gol girişimi 19, kaleyi bulan 10 şut, 671 başarılı pas
Shakhtar topa sahip olma % 36, gol girişimi 6, kaleyi bulan 2 şut, 286 başarılı pas ve 20 faul.

Bu tablo okunduğunda 5 - 1 normal gözükse de, işin aslı çok da öyle değil!

Topla oynamayı % 70 altına düşürdüğünüz an, otomatik olarak Barça'yı zorlamış oluyorsunuz. Guardiola döneminde çıkılan 170 maçın tamamında takım topa % 50 üzerinde hakimdi.

Shakhtar'ın 20 faulü çarpıcı bir veri ve bu faullerin yeri incelendiğinde, Barça'nın kontratağa çıkmadan durdurulduğu görülüyor, şaşırmıyorum.

Arsenal karşısında 738 pas yapılıp, sadece 199 pas izni verilmişti rakibe. Bu sayının artmış olması Shakhtar adına olumlu ve tehlikeler yaratmalarının da ana sebebi.

Barça neden aksadı? Çok argüman var ancak en önemlisi oyuncuların ideal yerlerinde oynayamamasıdır. Bu zorunluluk sakatların hala iyileşmemesinden doğdu elbette.

En çok kabahat işleyen üç oyuncu, Mascherano, Adriano ve Keita'ydı. Uyum ve Barça DNA meselesi, özellikle pas şiddeti ve tercihi konusunda ezber bozuyorlar. Bu üçlünün yerine aslında Puyol, Abidal ve Pedro olmalıydı teoride. Skalayı olumsuzluğa doğru çeken etkenlerden biriydi ve burdan yola çıkarak, değişen oyuncu yerleşimleri;

Pique - merkez savunmanın sağından soluna
Sergio - savunmanın önünden merkez savunmanın sağına
Adriano - Abidal'ın yokluğunda sol bek görevine
Javier - Sergio geri çekilince savunmanın önüne
Keita - Iniesta'nın orta üçlünün solu görevine
Villa - ileri üçlünün solundan sağına
Iniesta - orta üçlünün solundan ileri üçlünün soluna

şeklindeydi. Toplamda 7 / 11 gibi bir görev değişikliği, ŞL Çeyrek Finali için çok yüksek bir oran. Takımın ideal haliyle zorunluluktan da olsa oynamalar yapmak, akışkanlığı ve ritmi etkiledi.

7 maç üst üste Messi, Villa ve Pedro gol atamadı. Bu da bir başka can alıcı veri. Barça'nın yaklaşık 45 gündür ortalamasının altında bir gol oranı yakalamasının faktörlerinden biri bu, diğerleri de pozisyonların kaçması ve zorlu fikstürdü. Messi'nin durgunluğu gol yollarını çok etkiliyor.

Peki Barça hangi sebeple kalesinde 2 - 3 ciddi tehlike gördü?

Puyol ve Abidal, bunun yanında Luce'nin yumuşak karnı bulması. Pique, özel, Barça DNA taşıyan, dünya çapında bir oyuncu olmasına karşın, savunma zekası yönünden Puyol'dan çok eksiği var. Zamanla kazanacağı bir özellik ve genç, öğrenen olmasının da bunda payı yüksek. Puyol anadan doğma bir savaşçı, rakibi geçirmeyen, perişan eden, yapışan, pes etmeyen türden. Pique ve yanında Sergio, arkaya çok adam kaçırıyorlar, Puyol'un olduğu bir kurgu bu boşlukları vermez, koşuları yaptırmaz, pas arasına da girerdi. Hız sorununu da Abidal çözerdi, bu yönden sıkıntı yok en azından, Adriano hızını savunma kısmında iyi kullanıyor ve vücudunu topla rakip oyuncu arasına sokuyor. Eğer Puyol bir an önce dönemezse, Barça herhangi bir maçta kalesinde 2 - 3 gol üzeri görme riskiyle de karşı karşıya. Topu ne kadar çok rakibe verirse, olasılık artacak.

Bir de Xavi & Iniesta'dan ötürü meydana gelen, rakibin merkezden dikine top süren ve araya, özellikle stoper ve bek arasına atılan toplarla, arkaya oyuncu sarkıttığı pozisyonlar. Atletico Madrid'in keşfettiği, en yakın zamanda Sevilla'nın işlediği çift santfror kullanılan yapı.

Pep'in çözümü aynı, savunmanın önündeki oyuncuyu da arkaya atıp, sayısal eşitlikten çoğunluğa geçmek ve hamle zamanı kazanmak.

Barça klasiğinin dışında, şansı yardımıyıla bulduğu ilk gol sonrası, bahsettiğim zaafının etkisi sonucu kalesinde pozisyonlar gördü, Shakhtar cezayı kesemedi ve maçı orda kaybetti. Ardı sıra yaşanan pozisyonlar sonrası Guardiola hemen oyuna müdahale edip Javier'i de arkaya aldı ve Xavi'yi biraz pasifize etmek, hücum organizasyonunu kısıtlamak zorunda kaldı. Orda da devreye Iniesta'yı çizgiye yakın değil merkeze yaklaştırma stratejisi girdi.

15. dakikadan sonra Shakhtar'ın tek tük parlamaları olsa da, 4 - 1'den sonraki direkten dönen top dışında ciddi bir tehlike üretemediler. Golü de şansının yardımıyla, dizi aracılığıyla attı oyuncu. Faul pozisyonu öncesi, Iniesta topu önüne alırken bir elle müdahale vardı, hakem düdüğü ağzına götürüp çalmadı. O duran top da gol oldu, artı Iniesta ısrarla topun geriye çekilmesini isteyip barajı bozduğundan sarı kart gördü ve cezalı duruma düştü. Bilerek de yapmış olabilir, temizlemek amacıyla.

Bütün bu anlatımlar 15 dakika için miydi diye düşünmek yersiz çünkü bir başka rakip bunu daha uzun bir sürece yayıp baş ağrıtabilir.

Sıkıntılara karşın maç bu farka nasıl taşındı?

Iniesta 1 gol 1 asist, Alves 1 gol 1 asist, Xavi 1 gol 1 asist, Messi 1 asist ve Pique, Keita 1 gol idi tablo.

Barça'nın en aktif oyuncusu, aynı zamanda sahanın da en çok koşan ismi Alves'di. Iniesta'nın soğukkanlı vuruşu ve öldürücü pası harikaydı. Xavi, bahsettiğim sebepten ötürü oyun içinde beklendiği kadar etkili değildi ancak yine de müthiş katkı verdi. Köşe vuruşu organizasyonu yine üç oyuncuya dayanıyordu, pas dozajını ayarlayan Xavi, perdeyi yapan Sergio ve santrfor gibi vuran Pique. Yalnız duran top gollerinin artması hayra alamet değil.

Klasik Barça pozisyonları az görüldü ilk yarı. Alves'in Messi'ye attıramadığı bir gol vardı, Pedro'nun attırıp da sayılmayan, ikinci yarı. Bunun dışında Alves'in gol ve asisti, Messi'nin Keita'nın zımbasına aracı oluşu, Barça tarzıydı.

Bir de Chygrynskiy yoktu savunmanın merkezinde ve çok hata yaptılar. Çeyrek final gibi üst düzey maçların oynandığı bir ortamda, asıl stoperin olmaması takımın bütün dengesini bozabiliyor veya tam tersi, kaleci + önündeki 2 merkez savunmacı ideal isimlerse tur şansı artıyor.

Inter, gözden kaçıyor, Lucio ve Samuel oynamadı, 5 gol yediler. United, Ferdinand'ı haftalar sonra sahaya çıkardı ve geçilmez üçlüsüyle -Van Der Sar, Vidic, Rio- yine kusursuz bir savunma performansı sergiledi, gol yemedi Stamford'da. Puyol dönmezse Barça da sorunlar yaşayacak.

Shakhtar son 41 resmi maçında 2. yenilgisini aldı, diğeri de Arsenal'e karşı ve 5 - 1 idi, enteresan. Eşleşme sonrası şunu yazmıştım kısaca;

Bu iki takım Süper Kupa Finali'nde karşılaşmışlardı ve hiç kolay olmamıştı Barça için, uzatmalarda atılan bir gol sonucu belirlemişti. Diğer referans ise karbon kopya Arsenal'in Shakhtar'a 5 gol atmasıydı, Pep mutlaka bu maçı inceleyecektir ve karşısına eşit topa sahip olma, başarılı pas gibi veriler çıkacak, bakalım nasıl okuyacak bunları. Arsenal girdiği pozisyonları yüksek bir yüzdeyle değerlendirmiş ve o maç da istisna bir performans gibi duruyor bu yüzden.


Aynı senaryo yine sahnelendi gibi. Barça ve Arsenal'in birbirine benzediği biliniyor zaten. Shakhtar'ın bu denli bir fark hak etmediği de söylenecektir, bu yönden de bir eşleşme var karşılaşmalar arasında. İstisna + Barça'nın ikinci devre kendini bulması da denebilir. Şans faktörünü de eklemek gerekiyor, Shakira'nın pozitif havası belki de.

ŞL başladığından bu yana Yarı Final turuna en çok yükselen takım, 8 kezle FC Barcelona. Kulübün son 20 yıl başarı öyküsünü çok iyi özetliyor. Yenisi için de yolun yarısını geçtiler, Shakhtar evinde sürekli kazanan bir takım, kolay gol buluyorlar, zorluk çıkartma uğraşı içersine gireceklerdir, Betis maçı gibi olmamalı.

Lucescu'nun şanssızlığıydı kura. Guardiola, toplar çekilmeden önce Shakhtar'ı istemediğini açıkladı, en sıradışı olanı, dün kendini iyi hissetmediğini ve bir şeylerin ters gidebileceğini belirtmesiydi. Sonuç öyle demese de Shakhtar'ın Brezilyalılarının dikine oyunu ve Ukraynalıların direnciyle komple ve çok tehlikeli bir takım olduğu görüldü. Şahsi kanaatim, Barça ve United dışında her takımı eleyebilirlerdi.

Mutlaka 5 gol atan, bir sürü pozisyona giren, topa büyük oranda sahip olan bir takıma kötü oynadı denilemez, burada mevzu bahis olan Barça'nın kendi futbol seviyesini nereye çektiği ve bazı değişikliklerin takıma nasıl olumsuz yansıyabileceği üzerinde durmaktı. Beklentilerin altında oynayan bir takım iken bile turu rahat geçme konusunda avantaj sağlıyorsanız, daha kötüsünü görmemesi de Shakhtar'ın şansıydı denilebilir. Barça'nın oyun formatı -savunmayı çok önde kurma- ve bu maç özelinde, oyuncuların yerleriyle oynanmasından ötürü kritik pas hataları yapıldı ve rakibin kaleye daha çok gelmesine olanak tanıdı bu durumlar. Onun dışında, 4 - 3 - 3'üyle, sekteye uğrasa da pas akışkanlığıyla ritmi zaman zaman buldular, Alves'in de ciddi katkısıyla.

4 El Clasico olasılığını konuşmak için hala erken. Heyecanını taşıyabiliriz şimdilik. Gerçekten büyüleyici bir periyod bizi bekliyor, hiç yaşanmamış. Sonuç anlamında dominasyon olabileceğini zannetmiyorum. Her maçın kendi içersinde ayrı hikayesi, ard arda gelmesi sebebiyle de diğerini etkileyen bir yapısı olacağı gün gibi ortada. Tek maç stratejisi çizmek ve analizleri buna göre yapmak sağlıklı duracaktır.

Tek maç Jose'nin avantajı, belirli bir şablonla kazanmaya en yakın olabileceği, yani kupa. Lig maçı prestij havasında, birbirlerini yoklama seansı. ŞL kesinlikle ayrı bir yerde duracak ve Barça'nın eleminasyon yoluyla Madrid tarafından evine gönderilmesi zor görünüyor.

Tercümanın ipini çekmek adına daha iyi bir fırsat olamaz. 5 - 0 ile imajı sarsıldı, neye uğradığını şaşırdı, futbol oyununu değil sadece kazanmayı seven bu adamın kariyerinde onulmaz bir yara açmanın tam sırası.

Önce Almeria içerde ve sonra Ukrayna deplasmanı. Messi veya Villa'nın gol bulması şart moral açısından, Pedro ve Maxwell dönüyor. Abidal eşofmanları çekti, arkadaşlarına destek amacıyla antrenmanlara katılıyor, sadece yürüyüş. Büyük kaptan Puyol da bekleniyor.

Barça'nın ne ifade ettiğine dair bir başka görsel;

http://www.youtube.com/watch?v=FAq8a-DPbaE

Çocuklar büyüyor, aynı sırt numarasıyla aynı renklerin altında, önlerinde UNICEF yazıyor, kollarında senyera sarılı.

Çocuklar büyüyor, ailesinin, mahallesinin, şehrinin, halkının takımında.

Çocuklar büyüyor, aynı kutsal amaç doğrultusunda, güzel oyun.

Çocuklar büyüyor, kaybederek de asıl kazananlar olabileceklerini öğrenerek.

Çocuklar büyüyor, tarihin en iyisini seyreyleyip onlar gibi oynamak arzusuyla.

Çocuklar büyüdükçe FC Barcelona büyüyor.

Çocuklar için, yeryüzü aşkın yüzü oluncaya dek oynamayı sürdürüyoruz, biz, Barça, bir kulüpten daha ötesi.

7 Nisan 2011

A. Eren Loğoğlu

2 yorum:

Adsız dedi ki...

Yazılarınızı severek okuyoruz.Olası yarı final(BARCA-madrid) eşleşmesinde ilk maç sanırım dışarıda oynanıcak.Barcelona özelinde ilk maçın dışarıda oynanmasının avantaj yada dezavantaj durumu sizce nedir? İstatistiksel olarak ikinci maçın içeride oynanması avantajdır demek yeterli olur mu?

A. Eren Logoglu dedi ki...

Mourinho'nun nasıl bir strateji çizeceği çok önemli, bunu kestiremiyoruz şu an. Ligden vazgeçip geçmemesi kararları değiştirecek. İki maç arasında Valencia deplasmanı var Madrid'in.

Bunun yanı sıra lig ve kupa maçlarından ne sonuç çıkacağına göre de şekillenecek biraz durum. Her maç bir diğerini etkileyecek kanımca.

Inter eşleşmesinde ilk maç deplasmandaydı ve avantaj olmadı. Jose'ye strateji kazandırdı Camp Nou için. Gerçi 3 - 1'den sonra çok gol kaçırdı Barça ve 1 - 0'dan sonra Bojan golü atmıştı.

Lucescu'nun Barça'yı şu andan itibaren yenebilecek bir takım çıkacağını zannetmiyorum sözünü önemsiyorum.