25 Aralık 2010

Bir Altyapıdan Daha Öte: La Masia



Ballon D'or ödülüne daha önce de aynı takımdan adaylar çıkmıştı. AC Milan, ilk 3 adaylığa iki defa ambargo koymuştu o muhteşem 90'ların başındaki kadrosuyla. Ancak bugüne kadar hiçbir takımın altyapısından yetiştirdiği üç oyuncusunun aynı sezon içersinde adaylığı söz konusu olmamıştı. FC Barcelona bu inanılması güç olayı başardı. Xavi 11, Iniesta 12, Messi 13 yaşında La Masia'nın yolunu tutmuşlardı. Peki neydi bu paha biçilemeyen oyuncuları yetiştiren fabrikanın sırrı?

Farklı bir olay anlatayım, çıkarsama yapabiliriz belki;

El Clasico'dan sonra bir Katalan gasteci, Xavi'nin 5 - 0 biten Madrid maçının bitiminde tünelde ilerlerken Diarra'ya, "bu gece topa hiç dokunamadın, bir süreliğine sende kalabilir" dediğine dair haberler yayınladı. Ben inanmamış, açıklama beklemiştim Xavi'den.

Xavi yalanladı yazılanları.

"If I had said that I would be disrespecting Real Madrid, Diarra, and Barca itself.

It would not be deserving of this shirt. Being part of this great club I have to be responsible for each and every one of my actions as I am representing it. I could never have made such comments. Wearing this shirt demands that respect.

If it was a criticism about a bad pass or I am at fault, I can accept that. Since I was a kid, I always try to better myself, but to say this kind of lies contribute nothing. It only hurts people and I can’t understand the motive behind it.

Look… if I’m out there [retired] and talking for myself, I would be able to say what I want, but while I’m still wearing the blaugrana colours I must know my place at all times because I’m representing a great club.

That a Catalan journalist, and one from Barcelona could have said that surprised me, and I can’t make out why. I just wished he had dug deeper before making the report."
Çok büyük bir kulübü temsil ettiğini ve bunun kendisine sorumluluklar yüklediğini, hareketlerine ve yorumlarına dikkat etmesi gerektiğinin farkında olduğunu belirtiyor Xavi. Israrla tanımlamalarında forma unsurunu kullanması da sanırım kutsallığın bir ifadesi.

Bu açıklamalar Arda'ya da yakışır, yapmıştır muhtemelen benzerlerini ancak söyledikleriyle eylemleri benzerlik göstermiş midir, orası tartışılır? Barcelona'nın yetiştirdiği oyuncularının ayrıldığı nokta da burası gibi.

Emre Belözoğlu'nun ısrarla -inandıramıyor muhtemelen- Fenerbahçe taraftarı olduğunu söylediği açıklamalar okunuyor, duyuluyor son günlerde. Galatasaray altyapısından yetişen, Galatasaray'la büyüyen, başarılar ve isim kazanarak Avrupa kapısını açan bu çocuk, kendisini yaratan kulübü sevmemiş olabilir, en doğal hakkıdır ancak bunu defaatla dile getirmesi, söylem biçimi ne derece samimiyet yoksunu olduğunun da belirtisidir. FC Barcelona, yetiştirdiği oyuncuların söylemleriyle de ayrışıyor diğer kulüplerden. Sadakat onların benimsediği en yoğun duygulardan biri. Cesc Fabregas her röportajında boşuna dile getirmiyor sevgisini.

La Masia'dan yetişen oyuncular kulüplerini -nerde oynadıklarının farkında olarak- çok seviyorlar, kulüpleri de onlara hak ettikleri gibi -nasıl oynadıklarının farkında olarak- davranıyor. Aidiyetin çeşitli sebepleri var elbette, çevre, aile, şehir, kültür gibi.



Trabzonspor altyapısından yetişmiş, doğma büyüme Trabzonlu bir çocuğun hisleri var Xavi'de. Bunun üzerine bir de siyasi kimlik ekleniyor. Emeğin ve öz kaynağın değer sayılıp önemsendiği, nerdeyse kusursuz ve dünya çapında bir organizasyon altında yaşıyor ayrıca.

Altyapıdan yetişen -aslında Katalunya'ya gelen yabancılar da dönüşüm geçiriyorlar kültürün bir parçası olabilmek ve uyum sorununu atlatabilmek için- Barça oyuncuları için özel bir mentör tutulduğunu hiç okumadım. Doğru davranma bilinçlerini yaşadıkları ortamdan -La Masia- alıyorlar muhtemelen. Ortamın ve kulübün felsefesinin oyuncular üzerindeki etkisi de denebilir buna. Amacı kazanmak değil güzel oynamak ve temsil etmek olan bir kulüp FCB, bu yüzden değil mi zaten benzersiz oyuncular yetiştirmesi ve bir kulüpten öte oluşu!

Messi'yi bundan tam 10 yıl önce, bir Barça efsanesi Charles Rexach keşfediyor. Messi'nin Arjantin'deki kulübü tedavi masraflarını karşılamayınca, Barcelona'ya yolu düşüyor şansını denemek amaçlı . Messi için düzenlenen maçı izleyen Rexach, tereddüt etmeden transfer ediyor Messi'yi, o dönem zaten Sportif Direktör.

The story goes that when Messi turned up in Barcelona with his father, at the invitation of the club, it was still touch-and-go as to whether he would really stay. The club had offered to pay for the boy’s hormone treatment, and to look into job possibilities for his father. But personnel at the club from that time all recall Messi as looking like he would never last the famous nine days that the club had calculated for a final decision to be made. Apparently he just sat in a corner of La Masia’s reception area, looked at the floor and spoke to no-one. When his mother flew over to see if she could help out, and then was forced to return for work reasons, Messi begged to return to Argentina with her. Whoever persuaded him to stay – and most people credit Carles Rexach with that – deserves some kind of award, too.

Mutlaka organizasyon içersinden birileri -efsane bir oyuncu veya teknik adam- yol gösteriyor altyapı oyuncularına. Aileleri de teması kesmiyorlar. Bir de eğitime önem veriyor ve aksatmıyorlar. Çok karmaşık değil programları;

7am: Get up.
7.30am: Communal breakfast.
8am: Minibus takes them to school in the city.
2pm: Return from school and have a communal lunch.
2.30pm: Some boys have a siesta while others do homework.
4pm-6pm: Intense training sessions.
6.30pm: Fit players head to the gym, while those carrying knocks or injuries have physio.
9pm: Communal dinner.
10pm: Bed time. Some players go straight to sleep but they are allowed to read, listen to music or do homework before lights out.
- La Masia'nın direktörü pedagog, Carles Folguera, eski bir roller hokey oyuncusu, bu da ilginç.

- Basketbol ve futbol oynayanlar aynı odalarda kalabiliyor, takım olgusuna katkısı bulunabilir.

- Eğitim çok önemli, buraya gelenlerin tamamının sporcu olamayacağı ve hayatlarına farklı bir şekilde yön vermeleri gerekebileceği anlatılıyor, derslerine dikkat etmeleri şart.

- 5 milyon Euro harcanıyor bu altyapı sistemi için, sanırım dünyada bu yapılanmaya en çok para ödeyen takım Barça.

- Altyapılarda aynı formasyonla oynanıyor, 4 - 3 - 3. Cruyff'un bütün öğretileri korunuyor 1979'dan günümüze. Total futbol ve tiki taka geleneği sürüyor, sürekli pas yapılıyor her yaş grubunda.

- Felsefelerini Investment + Development, kısaca I + D olarak adlandırıyorlar. Barça B -yaş sınırı yok- ve oraya yükselme kategorisi olan Juvenil için belirli adımlar var.

- Xavi'nin altyapıya forvet oyuncusu olarak gelip, hızlı değilsin ama oyun görüşün muazzam, senden orta saha yaratacağız denmesi, oyuncuların fiziksel özelliklerinin hangi bölgeye uygun olduğuna dair doğru tesbitler yapılmasının önemini vurguluyor o yaşlarda. FC Barcelona, scout ekibi -özellikle İspanya içersinde- sayesinde çocuk yaşta bu yetenekleri keşfedip evrilmelerini sağlıyor ve daha çok teknik, hız ve zeka gibi temel özellikleri yüksek çocukları -çoğunlukla forvet oynayan veya bunu isteyen- bulup Xavi'de olduğu gibi kendi kriterlerine göre mevki dağılımı yapıyorlar.

- Çok hikaye var yaşamlarında. La Masia bildiğin Devlet Parasız Yatılı'dan farksız bir yurd gibi, ben de aynı güzergahdan geçtiğimden, çocuk yaşta aileden uzak bir şeyler başarmaya çalışmanın ve yaşamanın zorluğunu biliyorum. Yatakhane, yemekhane, banyo kavramları nerdeyse aynı. Birlikte kalıyorlar, vakit geçiriyorlar, ödevlerini yapıyorlar gözetim altında. Pencereleri Camp Nou'ya bakıyor, belki de en özel ve güzel yanı bu binanın. Orda hayaller kuruluyor stada bakarak, düşüncelere dalınıyor. Ankesörlü denilecek türden iki telefon var, ilk zamanlar çocuklar her gün aileleriyle konuşmak istiyorlar ve önlerinde sıra oluyor telefonların. Kütüphane ve ders çalışma odalarını da unutmayalım.



Xavi'nin babasına bir gün soruyorlar, oğlunuzun ne zaman büyüdüğünü anladınız diye, şu cevabı veriyor;

Xavi'yi arabayla götürüp getirirdim ve Xavi bir gün artık buna gerek olmadığını, trenle gitmek istediğini söyledi. O gün büyük bir oyuncu olacağını düşündüm diyor. Bu bahsettiğim A takımın ilk dönemleri ve Xavi, Guardiola'nın varisi olarak lanse ediliyor, üzerinde müthiş bir baskı var. Katalan halkı, La Masia'dan çıkan ilk çocuklardan biri olan, kaptanları Guardiola'ya tapıyor o günlerde ve o çocuk hala halkının sevgisini taşımaya devam ediyor kulübün Teknik Adamı olarak. Başkan Rosell, Guardiola için, kulübümüzün Sir Alex Ferguson'u, Franz Beckenbauer'i olacak ve gün geldiğinde başkanlığa yükselecek, bunu görüyorum diyor.

Xavi, Pep gibi olma baskısından çok etkileniyor ve kulüpten ayrılma noktasına da geliyor ama kulüp ona zor günlerinde sahip çıkıyor. Aynı sorunları Iniesta da yaşıyor. Iniesta'ya da Xavi'nin varisi yakıştırmaları yapılıyor ilk zamanlar ve o da bunun altından kalkma uğraşı veriyor bir süre. Guardiola'dan Xavi'ye ve Xavi'den Iniesta'ya uzanan yolculuk Barça'nın son 20 yılının da en güzel hikayesi.

- Bazı tercihlerden ötürü diğer altyapılarla sert karşılaştırmalar da yapılabilir. Messi'yi herhangi bir İngiliz kulübünün altyapısının boy gibi fiziksel özelliklerinin eksikliği nedeniyle kabul etmeyeceği ancak Barça'nın ana ölçütü daima yetenek olduğundan tereddütsüz Messi'ye inanması ve bugün gelinen nokta önemli bir referans değerlendirme açısından.

16 yaşına kadar çocuklara sürekli teknik - taktik bilgiler verilmesi, hızlı düşünme ve oynamaya, pas yapma, verkaç gibi Barcelona'nın futbol felsefesi üzerine yoğunlaşılması, maç kondisyonu dışında ekstra güç ve kondisyon çalışmalarına çok ilgi göstermemeleri, nerdeyse bütün antremanların top ile yapılması gibi konularda belki de tüm dünyadan farklı bir yol izleyip, bizim kulüplerimize çok da net bir örnek sunamıyorlar, bunu yapabilen tek organizasyon olmaları dolayısıyla.

Bir artıları Barça B kategorisi çünkü yaş sınırı yok ve eğer oyuncu A Takım için yeterli görülmeyip 20'li yaşlarına gelse bile, bu çatı altında kalmak ve şansını denemeye devam etmek istiyorsa B grubunda oynayabiliyor. Pedro, en çarpıcı örnek, 21 yaşında A Takım'a yükseldi. Her oyuncu 17 yaşında hazır olmuyor, sabır skalası daha yüksek Barça'nın. Şimdi de Nolito'yu bekliyorlar. B Takımı 2. ligde kafaya oynadığından tecrübeli oyuncular da -26 yaş- transfer edebiliyorlar, alt lige düşülmeyip mücadele seviyesi korunsun diye.

http://erenlogoglu.blogspot.com/2010/12/boyun-egmeyen-ulke-katalunya-la-masiann.html

Linkteki yazının ikinci kısmından yaş kategorileri incelenebilir.

***

Alınacak ders çok. Türkiye'de Barça'nın oyuncular üzerinde yarattığı aidiyet, sadakat duygusunu oluşturabilecek tek kulüp Galatasaray kanımca, her ne kadar kötü emsalleri piyasada dolaşsa da. Çocuklarını kulübe emanet eden ailelerin daha çok bilinçlenmesi ve ilgilenmesi, her şeyi altyapı eğitmenlerine bırakmaması gerekiyor. Altyapı eğitmenlerininse çok donanımlı olması. Bunların hepsinden önce sağlıklı bir üstyapı da elzem, altyapının işlerliği üstyapıya bağlı her koşulda. Yaş kategorileri, belirli bir futbol felsefesi, yetenek avcılığı kıstasları gibi konuların üzerinde de ciddiyetle durulmalıdır.

Altyapıdan yetişen, top toplayıcı çocuğun 10 numara giymesi ve kaptan olması öyküsü büyüleyiciydi ve Barça'dan bir kesit sunar gibiydi. Öykünün kahramanına elbise bol geldi, modayı takip edenler kötü karakterlerdi ve terzi de iyi dikemedi açıkçası.

Yine de geç değil, endüstriyel futbola karşı bir kalemiz kalsın isteniyorsa!

***



La Masia'ya dair etkileyici bir yazı;

Few miles from the training ground and overshadowed by the enormous Nou Camp stadium is a delightful 18th-century farmhouse. Built in 1702 and sitting rather incongruously among the constant noise and clamour of one of the busier districts of the city, it is known as La Masia.

FC Barcelona converted this ornate building into a boarding house in 1979 to accommodate the older boys on their youth programme. Outsiders are not usually permitted inside what is seen as a private place, where the future of the club is being nurtured and the football club is in loco parentis.

From the age of 13 or 14, boys who live outside the city are housed here, letting the club mould their futures more fully, and ensuring their training time is not interrupted by debilitating travel to and from the ground. Typically the 14 year-old boys will train for six hours a week and play a game of 90 minutes.

But crucially it allows the club to develop not just their football skills but their lifestyle and attitudes, preaching the virtues of healthy eating and early nights. The boys live, sleep and eat together at La Masia, housed in bunk-bed dormitories. They eat communally in a stylish refectory with period chandeliers. They do their homework in a spacious library and have a games room with table football, pool and PlayStations.

It resembles a rather charming youth hostel, but this type of education remains an alien concept to most Premier League clubs, none of which has a residential academy on the scale of La Masia.

Each morning the boys are bussed in to the best local schools. The importance of finishing their education is constantly impressed on them by the club, though the lessons are all in Catalan, a language that will at first be unfamiliar to boys from outside the region. They return at 2pm for lunch and siesta, with training from 5pm to 6.30pm, then homework with private tutors on hand to help. After dinner there is a short period of down time before bed.

'We train the youngsters to be good people with a healthy lifestyle and help them to be happy with their way of life,' says Albert Capellas, the club's senior youth coordinator. 'It's very important for us that the boys have respect for others. They have to be good people, like gentlemen.'

It's no surprise that some, especially Barcelona's bitter rivals Real Madrid, sense a certain smugness about the club - even the football coaching here comes with a moral edge.

'When they play matches we impress on the boys three objectives,' says Capellas. 'Firstly, they must be the more sporting team, committing fewer fouls and being less aggressive. Then they must try to win by playing very well, more creatively than the opposition, with attacking football. And finally they need to win on the scoreboard. But we don't want to win without the first two aims being fulfilled.'

Liverpool goalkeeper Reina went to live in La Masia at the age of 13.

'They say that they don't just grow you as a footballer at La Masia but also as a person and it's true,' he says. 'You can learn to respect others and also to sharpen up your ideas. I grew up much more quickly there.'

It is not without its melodrama though. For 13-year-old boys prised from the bosom of their family, the induction can be traumatic yet bonding. Everton midfielder Arteta was one of Reina's great friends at La Masia and had left behind his parents and five brothers in the Basque country to pursue the dream of making a career as a professional footballer at the age of 15.

'I missed my parents and brothers enormously and there were many nights when I cried myself to sleep because of homesickness,' he says.

Iniesta was fast-tracked to La Masia at the age of 12 because of his exceptional talent, moving from his village of Fuentealbilla in central Spain. Coaches still remember the trauma every Sunday when his parents, José Antonio and Maria, would go back home for the week having spent the weekend with their son.

'He was very close to his family and every goodbye each weekend would become a mini-drama,' remembers Albert Benaiges, the coach who would become like a godfather to the young Iniesta.

'Andres would be crying and he spent a lot of time at my house, and whenever my mother sees him smiling now she always makes a joke, because she remembers how much he suffered in those days.'

When it all became too much there was always a very visible reminder of why the sacrifices were being made.

'You would look out and there was the Nou Camp stadium opposite,' remembers Iniesta. 'It was always on your mind, that the goal was to play there.'

The intense experiences shared in youth create lifelong bonds. Among the teenage contemporaries of current manager Guardiola, who arrived at La Masia aged 13, were Tito Vilanova and Aureli Altamira, who are now his managerial assistants at the club.

Arsenal's Fabregas, who came here when he was 15 because travelling from his village in Arenys de Mar back and forth to training had become too much of a strain, agrees.

'It was the best year of my life and I made friends for life there,' he remembers.

Among them was a timid and tiny Argentinian boy who spent the first few days cowering in the corner, speaking to no one. His name? Leo Messi.

'La Masia is like a family,' says Capellas. 'We take a lot of care of our young players, as they are living without their parents. We make sure they celebrate all the festivals, like Christmas, and every boy's birthday, like a family.'

Messi, the world's best player, is the current star product of La Cantera. He arrived here from Argentina when he was 13 with his family in tow after no Argentinian club would pay for the drugs he needed to treat his growth deformity. It is no surprise that Barcelona took on Messi, despite the fact he was half a foot shorter than his peers. Unlike in England, where size, strength and the ability to throw your weight around is highly prized by many scouts, Barcelona apply different criteria.

'Size is not important,' says Capellas. 'Most important is that the player has talent, that they can play with the ball, not that they are the strongest or tallest.'

But what distinguishes Barcelona from almost all English clubs is that home-produced players make up the bulk of their team, a concept many English clubs have actively opposed. They prefer to trade teenagers from around the world than produce their own.

'The model of FC Barcelona is that 50 per cent of our team should be from La Cantera and then 35 per cent should be the best players from Spain or Europe and then 15 per cent from the top ten players in the world, players like Samuel Eto'o, Zlatan Ibrahimovic or Thierry Henry,' says Capellas, though La Cantera is now so successful it is also producing players who are among the top ten in the world.

With the honourable exceptions of Middlesbrough, who once fielded a Premier League squad with 15 of the 16 players raised by the club and born within 25 miles of the stadium, and West Ham, who have produced almost half of the current England national team, no Premier League club currently aspires to Barcelona's goal.

Manchester United were once standard bearers in this regard, and the team that won the 1999 Champions League had echoes of Barcelona's vision. Gary Neville, Ryan Giggs, Nicky Butt, Paul Scholes and David Beckham were all prodigies of their youth team, four of them from the Greater Manchester area, but since then United have directed their energy into recruiting youngsters from around the world, preferring to raid foreign youth academies. They took Gerard Pique from Barcelona at the age of 16, which, under EU and football rules, they can do legally while paying only tiny amounts of compensation to the club that coached them.

There are some mitigating circumstances as to why Barcelona can build a team so successfully and their English counterparts cannot. Premier League clubs are now bound by strict rules meaning they can only recruit boys whose journey to their training ground is 90 minutes or less.

Nevertheless, of the seven players from La Cantera who won the Champions League final in Rome, five were born in Catalonia and so would be eligible under Premier League rules. Other priorities differ markedly from the English way. At the age of eight, says Capellas, the coaching emphasis is both on mastering control of the ball and the need to understand tactics.

'From the age of seven to the age of 15 everything is about working with the football,' says Capellas.

'With the very small boys, the most important thing is to control the ball very well, to have the ability to run with the ball and to think very quickly and execute their passes very well. We spend so much time on passing and on tactics, to understand our style of play, which is the same from the eight-year-olds to the first team.'


Over in England, talk of tactics is not introduced at such an early age. Also, while FA rules prevent Premier League clubs from having feeder teams in other domestic leagues, Barcelona run a reserve team, Barca Athletic, in the Spanish equivalent of the lower division. Many of the players remain at La Masia, which means the club can continue to develop young players between the ages of 18 and 21 in a controlled environment when they are most likely to be tempted by late nights and excess.

Periodically there are calls to reform our academy system. Over the years the emphasis has switched from the traditional physical strength of English football to the development of skills.

David Beckham set up academies around the world that promised to teach youngsters, but five years on, those in London and Los Angeles are closing down.

Trevor Brooking, FA director of football development, wrote last year: 'We must all accept that for a country of some 60 million people, we are not producing the depth of players at the top level with the technical skills now required by the major clubs and international teams. If we want to increase the number of English players competing at the highest level, radical change is needed.'

But vested interests mean progress is slow. The Premier League will never allow the FA to coach youngsters they wish to control; the Football League clubs will not allow Premier League clubs to recruit players on their patch and potentially deny them a lucrative transfer fee for a talented youngster. It was this infighting, it is said, that dismayed England manager Fabio Capello when he was incorporated into the FA's youth development planning but attended just two meetings.

The fact that Messi, Iniesta, Xavi and Fabregas all exhibit the same exquisite control of the ball and a style of passing that might have been cloned suggests that Barcelona have not simply been fortunate to inherit a golden generation of players, as some have suggested.

'It's not luck,' insists Capellas. 'It's work. It's our model, which has been honed over many years by lots of people providing specialist skills and all working in the same direction, with the same objective: to prepare players for the first team.'

Visit Barcelona at the end of September and you will find a city celebrating its patron saint, the Virgin de la Mercè. And at the Plaza Jaume, in the picturesque Gothic quarter, you will see an extraordinary spectacle: towers of men, women and children standing on each other's shoulders, reaching maybe 30ft off the ground. The foundation will be made up of a huddle of perhaps 20 people, while standing on their shoulders will be another 15, four of five layers stretching up to the top, where a single child completes what the Catalans call a human castle.

'This is very important for your article,' says Capellas as I leave. 'You need to mention this,' he adds with a demonstrative flourish.

'Our Catalan castles always have a strong base. You need to have everyone in the right position, and you can't get someone to the top of the castle without the correct foundations. But you must always have a strong base because without that you have nothing.'
25 Aralık 2010

A. Eren Loğoğlu

3 yorum:

Adsız dedi ki...

Özet:Mes que un club....

Anoz dedi ki...

Sayin Logolu ellerinize ve beyninize saglik. Büyük bir keyifle okudum. Xavinin aciklamalarini okurken tühlerim diken diken oldu ve gururlandim. Umarim yeni yildada bolca sizin blogunuzdan güzel futbolu okumaya devam ederiz.

Adsız dedi ki...

eline uğraslarına sağlık yazılarını çok beğeniyorum devamını diliyorum