27 Ekim 2010

Ceuta & Ciddiyet



Bilinen 4 - 3 - 3 ile sahadaydılar, fanteziye kaçmadan;

----------------Pinto----------------
Adriano---Bartra-----Fontas---Maxwell
---------------Mascherano------------
---------Thiago---------Keita--------
-Pedro-----------------------Jeffren-
----------------Bojan-----------------

tercihleri vardı Pep'in. Az süre alan as oyuncuları, La Masia'yla takviye etmişti.

Adriano daha önce denendiği gibi sağ bek bölgesindeydi.

Mascherano, Sergio'nun görevini alıyor, iki merkez savunmacının arasına girerek oynuyordu.

Fontas, Pique'nin sol ayağını kullanan versiyonu, çok teknik ve soğukkanlı, topla rahat ilerliyor, pas tercihlerini top ayağına gelmeden belirliyor, Barça DNA'sıyla donanmış bir oyuncu. 2 - 3 yıl içinde ilk 11'e yerleşebilir, B Takımı'nın da kaptanı, 5 numara giyiyor Puyol gibi. Aslında beklenen Muniesa'nın Puyol'un yerini almasıydı, şimdilik Fontas bir adım önde devam ediyor mücadelesine.

Jeffren, sakatlanana kadar maçın en etkili oyuncusuydu, sürekli adam eksiltti, çok seri davranıyor. 4 hafta yokmuş sanırım, şanssızlık.

Bojan'ın düşüşü durdurulamıyor, altı pas içersinden bir topu direğe nişanladı.

Barcelona'nın sahaya yansıttığı futbol biçimi, oyuncuların nasıl göründüğüne dair izler bırakıyor. Sergio, Pedro ya da Bojan bir başka takımda oynasalar sıradan oyuncular olarak algılanırlar, Xavi ve Puyol'un gençlik dönemlerinde Barça dışında bir takımda kolay kolay forma şansı bulamayacağını, Valdes'in ömrü boyunca kaleyi alamayacağını da düşünmek olası. Barça'nın sistemi, futbol felsefesi, oyuncuların birbirlerinin özelliklerini tamamlarken, seviye atlamalarına da ön ayak oluyor. Katalan kimliğinden dolayı ısrar edilen tercihlerin de payı büyük, oyuncu gelişimlerinde.

Tekrar Copa Del Rey maçına dönersem;

Rahat bir maç oldu, Pep'in sezonun en zor maçı söylemiyle yarattığı ciddiyetin etkisi gözlemlendi sahada ve tüm maç boyunca.

Maça dair dikkat çekici bilgiler, Barça'nın maça helikopter ile gitmesi, maçın Afrika kıtasında yapılması, stadın standart Anadolu'nun yüksek nüfuslu bir ilçe stadından farksız olması ve Sandro Rosell'in popüler bir sporcu gibi bol bol imza dağıtmasıydı.

27 Ekim 2010

A. Eren Loğoğlu

1 yorum:

Adsız dedi ki...

Geçenlerde ve blogunuza rastladım boyunca okuma olmuştur. Sanırım ilk yorum düşündüm. Ben ne okuma keyif aldık dışında söylemek bilmiyorum. Güzel bir blog.