03 Temmuz 2010

Her şey kötüye mi gidiyor, Villa?



2 yıldır Barça'ya hep iyi yandan bakıldı, ben de dahil, şimdi sıra Rosell'le gelen yeni dönem ve kötüye gidişin hikayesinde;

Laporta ayrıldı, yeniden aday olmadı ve eski arkadaşı Rosell başkan seçildi ezici bir çoğunlukla. 6 kupa kazanan ve kusursuzlaşan bir takımdan sonra elbette çan eğrisinin düşüşe geçmesini beklemek doğaldı.

Eto'o & Ibra takası, Henry'nin yok olan üst düzey formu, Toure'nin Sergio'nun yedeği haline gelmesi, Iniesta'nın bir önceki sene ulaştığı seviyeye yaklaşamaması sorunların temel başlangıcıydı. Barça Inter'e elendi Şampiyonlar Ligi'nde, Kral Kupası'nda da Sevilla'ya. Bir takımın her yıl 6 kupa ya da katıldığı her kupayı kazanmasını beklemek hayalcilikten öteye geçmez ancak sahaya yansıyanlar dikkate alındığında Barça'nın duraklama ve belki de gerileme dönemine girme noktasında olduğu görülebiliyordu.

Kusursuz takımdan 4 temel parçanın değişmesinin sonuçlarını Barça sadece bir şampiyonluk kazanarak ödedi. Bununla da kalınmadı, Toure ayrıldı, Henry de gitmek üzere. Dünya Kupası'nda izlenilen Iniesta hala eski kalitesinde değil. Tek bir olumlu fark var, David Villa ve olağanüstü Dünya Kupası performansı, Barça'ya da yansıtacaktır.

Ibra sorunu devam ediyor, kalıp kalmayacağı belli değil, kalırsa zaman zaman yedek bekleyecek, sorun etme olasılığı yüksek, Torres gibi bir rolü de olabilir Villa'nın İspanya'daki gibi sola kayması tercihinde. Villa'nın merkezde oynaması daha yararlı olacaktır, 4 - 3 - 3'ü temelinden sarsmadan.

Cesc çark etmeye başladı, tahmin ettiğim gibi transfer gerçekleşmeyecek yani Iniesta ve Xavi sakatlanmadan üst düzey oynamak zorunda.

Xavi ve Puyol her sene bir yıl daha yaşlanıyorlar, bu da ciddi bir sıkıntı ve onları yedekleyecek iki oyuncu hala bulunmuş değil, biri Cesc elbette.

Alves ve Maxwell'e yedek aranıyor. Toure'nin yerine de aynı kalitede bir oyuncu elzem. Bütün bir yıl Sergio'ya kalınırsa -ki oyununu sürekli geliştiriyor- intihar etmiş olur Barça. Geriye sadece Keita kalır ki yetersiz, Jonathan, Thiago gibi genç takviyelerle bir sezonun geçebileceğini sanmıyorum.

Bojan ve Pedro'nun performansı, Messi kanatlar adına herhangi bir sorun olmadığını gösteriyor, bu sevindirici. Bu yıl Jeffren de daha çok süre alacaktır.

Savunma ve kalede sorun olduğunu zannetmiyorum, Rafa giderse, bir yedekleme gerekiyor, bunu da yapacaklardır.

Sorunların can alıcı kısmına, saha dışına bakmak gerekiyor aslında. Her şey bu kadar iyi gidiyorken -en azından bardağın dolu tarafına bakıldığında- Laporta'nın aday olmaması ve başkanlığa gelen Rosell'in Laporta'nın yıllardır eleştirdiği politikalarını daha ilk günden değiştirmeye başlaması sonun başlangıcı kanımca.

Bu denli başarılı bir kulübün köklü değişiklikler yapması anlaşılır değil. Elbette her seçilenin hem vaadleri hem de kendi bakış açısı gereği farklılıklar sunması normal ancak bu derece yoğun bir başlangıcı beklemiyordum açıkçası.

Laporta'yı tek adam olmakla suçlayan ve bunu her platformda dile getiren Rosell, ısrarla ve sürekli "Biz Barça'yız" mottosunu kullanarak demokrasi vurgusu yaptı, başarılıydı da. Sandro, Camp Nou'da top toplayan çocuktu bir zamanlar, bu konuya ondan daha duyarlı biri bulunamazdı kulüp bünyesinde.

Bu kararın etkileri de sarsıcı oldu. Txiki'nin görevine son verildi ve Johan Cruyff onursal başkanlığı bıraktığını açıkladı. Rosell, onursal başkanlık için tüm üyelerinin katıldığı bir oylama yapılması gerektiğini seçimden önce belirtmişti, taş atılan isim Johan'dı ve daha fazla durmasının anlamı yoktu. Haksız sayılmazdı Rosell ancak Barça kulüp tarihinde onursal başkan yapılacak ve tartışılmayacak bir isim varsa, Barça'nın bugünlerini yaratan Johan Cruyff'tan başkası değildi.

Txiki'nin yerine de Zubizaretta getirildi, Rosell'in kendi ekibini kurmasının sonucuydu bu tercih.

Her şey kötüye gidiyor gibi duruyor, Villa dışında!

Laporta'nın yakaladığı tüm branşlarda başarılarla dolu ortamın havası ne yönde değişecek, merak edilen konulardan biri de bu, Rosell'in gelişiyle.

Pep var en azından, Messi de öyle, Barça geleneği de. Cruyff'un şehir üzerindeki etkisi elbette devam edecektir, Puyol Katalan bayrağını koluna takmayı sürdürecek. Cant Del Barça yine söylenecek her maçtan önce Camp Nou'da. Xavi ve Iniesta yine yan yana olacaklar. Laporta gerektiğinde devreye yine girecek.

Taşlar yerinden oynuyor. Mourinho'nun Real Madrid'e gelme hamlesiyle, bu yakaladığı kaosa açılan Barça sürecini iyi değerlendirebileceğini görmek için kahin olmaya gerek yok. Direniş olacaktır Katalunya'da.

Değişim iyi olmadı kanaatimce, umarım yanılırım ve Katalunya yine kazanır!

3 Temmuz 2010

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: