01 Şubat 2008

K Dergisi, Sayı 67, Bazı Notlar



"Hiçbir zaman şiire ilişkin 'büyük düşünceler'im olmadığı anlaşılsın isterim. Şiir benim için her zaman kişisel, neredeyse fiziksel bir rahatlama ya da karışık birtakım isteklere karşı bulunan bir çözüm olmuştur - duruma göre bir çeşit yaratma, doğrulama, övme, açıklama ve dışlaştırma isteği..."

Philip Larkin

"Yıllardır neden geceleri daha yaratıcı olduğumuzu tartışırız. Karanlıkla ilgili olmalı, gündüzün bitmediği yaz akşamlarında ayaklarım daktilonun başına yönelmiyor çünkü. Kesinlikle karanlıktan. Sanki havanın rengi, beynimin içindeki karanlıklara denk düşüyor. Yıldızlar parladıkça ben de kıvılcımlar gibi yükselen cümleler bulabiliyorum. Aydınlığa yakın korkular azalıyor. Tabii sözler de.

Canınız nasıl sıkılıyor anlamıyorum? Her gün keşfedilmeyi bekleyen o kadar çok şey var ki. Şu yeni teknolojik ürünlerden bile bahsetmiyorum.

Çiçekler, uzayan çimler, değişmekte olan kelebek ırkı. Bir gün içinde öğrendiklerim gece yorgun yatağa girmeme neden oluyor."

Elizabeth Peters, K Dergisi, Sayı 67

Tom Robbins Hakkında ;

"Gerçek hayal gücünün çalışmak ve hissetmekle açığa çıkabileceğine inanıyordu. Yetenek yaratılacak bir şey değil, keşfedilecek ve emek verilecek bir güçtü."

K Dergisi, Sayı 67

Ne bilim, ne ilim, ne din ve hatta ne de sanat; insanı edebiyat kadar ele alıp, varoluşunu her yönüyle sorgulayarak, onun özüne, en derinlerine ve sonsuzluğuna nüfuz edemez.

Edebiyat, insanı bilir.

Edebiyat, insanın zavallılığını da, aşkını da, zaaflarını da, yalnızlığını da, ölümünü de bilir. Bu bilme, kimi zaman şefkatli, kimi zaman da tedirgin edicidir ya, o da ayrı. İnsandaki zaafın, sadece karakteriyle ilgili olmadığını, onun varoluşuyla ilgili olabileceğini de bilir edebiyat.

Mesela yazı, insanın mutsuzluğunu ele aldığında, onu tedirgin edici ama aynı zamanda aydınlatıcı ve düşündürücü yepyeni boyutlara da götürüverir:

"Yeni bir insan yapan insanlar, muazzam bir sorumluluk alırlar üstlerine. Hiçbir şey gerçekleştirilemez. Umutsuz. Büyük bir suçtur bu, mutsuz olacağı bilinen, en azından günün birinde mutsuz olacağı bilinen bir insan yapmak. Bir anlığına var olan mutsuzluk, bütün bir mutsuzluktur. Daha fazla yalnız olmak istenmediği için, yalnız olmayı üretmek, bu bir suçtur. Doğanın dürtüsü canicedir ve buna dayanmak bir bahanedir, insanların dokundukları her şeyin bir bahane oluşu gibi."

"Nefret nasıl da erkenden yapılanıyor. Çocuk bile her konuda sessizce bitmiştir. Ve hiçbir şeye ulaşmaz. Tarihi geciktirenler. Vicdansızca. Tarihe haddini bildirenler. Yenilgileri davet edenler. Görülmemiş acımasızlıkta... Böyle bir anda insan korkunç bir yalnızlık içindedir."

Thomas Bernhard, K Dergisi, Sayı 67

1 Şubat 2008

A. Eren Loğoğlu

Hiç yorum yok: